8 Nisan 2010 Perşembe

Denizli

DENİZLİ


Denizli'nin şifalı suları hakkında söylenecek pek bir şey yoktur. Yerleşim yerlerine yakın bölgelerde yer alan bu şifalı sular, Ege Bölgesi'nin turistik hareketliliğinin etkisi altında yoğun bir ilgiyle karşılanırlar. Denizli ilindeki kaplıca ve iç¬meler, gerçekten kent merkezlerine yakın yerlerde olup turiz¬min gelişmesini hızlandıracak özelliktedir. Özellikle Pamuk¬kale ve Karahayıt suları, yerli ve yabancı turistlerin sürekli il¬gisini çeker.

Sarayköy, ildeki şifalı su trafiğinin en yoğun yaşandığı ilçelerin başında gejir. ilçede, küçüklü büyüklü pek çok sayı¬da şifalı su kaynağı bulunmaktadır. Bunlar sırasıyla;


Ortakçı Ilıcası: Bu ılıcanın ünü, Sarayköy ilçesinin bir 'İlıcalar kenti' olarak tanınmasına neden olmuştur. Sodalı sı¬cak bir suyu vardır. Ayrıca sülfat içermesi, suyun endikasyon özelliğini arttırır. Banyo tedavisi; deri hastalıklarına, romatiz¬ma ve kalp-damar hastalıklarına iyi gelir. Mide, bağırsak, ka¬raciğer, safra kesesi rahatsızlıklarında, beslenme bozuklukla¬rının giderilmesinde olumlu etkisi görülür.

Ilıcada, yeterli düzeyde tedavi üniteleri ve kısıtlı da ol¬sa konaklama olanakları mevcuttur. Sosyal tesisler açısından

sıkıntı çekilmez.

İnaltı Kaplıcası: Sarayköy ilçesindeki bir başka şifalı su kaynağı inaltı Kaplıcası'dır. 'İnaltı Hamamı' diye de bilinir. Suyu, Ortakçı Ilıcası ile benzer özellikler gösterir. Fazladan olarak kükürt içermesi, solunum yolları ve romatizmal hasta¬lıklar üzerinde daha etkili olmasını sağlar. Bu nedenle yoğun bir ilgiyle karşılanır. Sezon boyunca kaplıca alanında kurulan çadırların manzarası görülmeye değer, insanlar, haftalarca çadır ve araba içlerinde yatarak hastalıklarına şifa ararlar.

Burhaniye Kaplıcası: İlçeye bağlı Burhaniye köyünde bulunan, kendi çapında tesislere sahip bir kaplıcadır. Yöre halkı tarafından çok rağbet görür. Suyu, çeşitli hastalıkların tedavisinde değerlendirilmektedir.

Kabaağaç Kaplıcası ve İçmesi: Sarayköy'ün batısın¬da, ilçe merkezine 20 kilometre uzaklıkta, Kabaağaç köyün-dedir. Her çeşit deri hastalığına ve romatizmaya iyi gelen çok sıcak bir suyu vardır. Bu su, aynı zamanda içme olarak kulla¬nılır. Sindirim sistemi üzerinde olumlu etki yapar.

Tekkeköy Kaplıcası ve İçmesi: Sarayköy'ün 20 kilo¬metre uzağındaki Tekke köyündedir. Sodalı sıcak maden su¬ları grubuna giren suyu, aynı zamanda kükürtlüdür. 90°C'ye kadar ulaşan sıcaklığıyla bu su, ancak soğutulduktan sonra kullanılabilir hale gelebilmektedir. Banyo tedavisi; solunum yolu hastalıklarına, cilt hastalıklarına ve romatizmaya çok iyi gelir. İçme olarak kullanılması halinde; mide, bağırsak, kara¬ciğer, safra kesesi rahatsızlıklarına ve beslenme bozuklukla¬rına yararlıdır.

Tekkekokar: Tekkeköy sınırları içinde yer alan, sızıntı halindeki kaynak sularının değerlendirildiği şifalı bir alandır. Kaplıca özelliğinden ziyade 'açık ılıca' tarzında hizmet veren, genelde romatizmal hastalıklardan şikâyetçi olanların, kü¬kürt içerikli su ve çamuruna girerek şifa aradıkları bir yerdir.

Kızıldere Kaplıcası ve İçmesi: Sarayköy'e 11 kilomet¬re uzaklıkta, Kızıldere köyündedir. Burası, Türkiye'de ender bulunan jeotermal alanlardan birine ev sahipliği yapar. Kö¬yün yakınlarından 100°C ve daha fazla sıcaklıkta sular kayna¬maktadır. Sıcak su ve buhar karışımının oluşturduğu bu ola¬ğanüstü enerji kaynağı kuyuların her birinden, günde 300-500 ton arası sıcak su ve 40 ton karşılığı da buhar elde edil¬mektedir.

Suyunun zengin bir bileşimi vardır. Tuzlu, sodalı ve sül-fatlı bir sudur. Gerek kaplıca, gerekse içme yoluyla kullanıl¬ması, solunum yolları, kalp-damar ve romatizmal hastalıklar üzerinde olumlu etki eder, beslenme bozukluklarını giderir. Bölgenin bir plan dahilinde ele alınmasının ve çok işlevli bir termal merkez haline getirilmesinin zamanı gelip de geçmek¬tedir.

Denizli'nin Çivril ilçesinde bulunan Bulkoz Suyu, ilçe¬nin tek şifalı su kaynağıdır. Çivril-Uşak karayolu üzerinde, il¬çe merkezine 19 kilometre uzaklıkta, Gürpınar beldesindedir. İçme olarak kullanılır. Yine Denizli'nin Babadağ ilçesinde bu¬lunan Babadağ Kaplıcası da; bağırsak hastalıkları ve safra yolları üzerinde olumlu etkileri görülen bir kaplıcadır. 'Baba¬cık Kaplıcası' diye anıldığı da olur.

Buldan ilçesi ise, ilin en önemli kaplıcalarını bünyesin¬de barındırır. Kamara Kaplıcası'nın yanı sıra, ilçe merkezi¬ne 2 kilometre uzaklıkta bulunan Buldan İçmesi; şifalı özel¬likleri olan sıcak su kaynaklarıdır.

Buldan lçmesi'ne daha çok yöre halkı rağbet etmekledir.

İçme iki kaynaktan oluşur:

a) Baş kaynak= Bikarbonatlı, kalsiyum, magnezyum ve demirlidir. Yüksek oranda karbondioksit içerir (908.1 mg/lt). Temperatürü 17.5°C, radyoaktivitesi 8.91 eman, pH değeri 6.6.'dır.

b) Orta kaynak= Bikarbonatlı, kalsiyum ve magnezyum-ludur. Karbondioksit oranı daha yüksektir. (1034 mg/lt) Tem¬peratürü 16°C, radyoaktivitesi 8 eman, pH değeri 6.14'dür.

Bu kaynaklar, sofra suyu niteliğindedir. Litrede bulunan total mineralizasyonu 1 gramın altında olduğundan oligome-talik sular sınıfında, bikarbonat anyonu karşısında toprak al¬kali katyonlarının kuvvetli oluşu nedeniyle de bikarbonatlı ve toprak alkali maden suları grubunda yer almaktadır. Bunun yanı sıra, bol miktarda karbondioksit içerdiklerinden, bu bi-leşimleriyle mide, bağırsak, safra kesesi ve karaciğer sistem¬lerinin gerek salgı, grekse normal fonksiyonları üzerinde olumlu etki yaratmaları doğaldır.

Buldan İçmesi, tedavi tesisleri bakımından ele alınacak olursa, yeterli düzeyde değildir. Birkaç çeşme ve yardımcı te¬sislerden ibarettir. İçmelerden yararlanmak isteyenler, günü birlik gelip gitmektedirler. Konaklama, ancak ilçe merkezinde

yapılmaktadır.

Buldan'ın en önemli şifalı su kaynağı ise, Yenice Kaplı-cası'dır. İlçeye 16 kilometre uzaklıkta, Yenice köyü sınırlan içindedir. 'Yenice Suyu' ya da daha yaygın ismiyle 'Çizmeli Hamamı' diye de anılır. Kaplıca alanının deniz seviyesinden yüksekliği 120 metredir.

Kaplıca yakınında Roma döneminden kalma eski Tripo-lis kenti yıkıntıları bulunmaktadır. Bazı araştırmacılar, hama¬mın Romalılarca işletildiğine dair not düşmüşlerdir. Ancak bu konuda somut kanıtlara henüz ulaşılamamıştır. Kaplıcanın iki kaynağı vardır:

a) Hamam kaynağı= Bikarbonatlı, kalsiyum ve sodyum sülfatlıdır. Litrede 818.4 miligram karbondioksit içerir. Tem-peratürü 41.5°C, radyoaktivitesi 0.17 emandır.

b) Açık kaynak= Bikarbonatlı, sodyum, kalsiyum sülfat¬lı ve karbondioksitlidir. (572 mg/lt.) Temperatürü 56°C, rad¬yoaktivitesi 1.49 eman, pH değeri 6.4'tür.

Banyo tedavisi; romatizma, nevralji, nevrit, kadın has¬talıkları, kalp hastalıkları ve damar sertliği için önerilir. İçme tedavisi ise; karaciğer, safra yolları ve bağırsak hastalıkları için tavsiyeye şayandır. İçimi çok hoş bir sudur.

Bu sular, mineral bakımından zengin sulardır. Acı bikar¬bonatlı, alkali ve toprak alkali maden suları grubundandır. Bi¬leşimlerinde yaklaşık olarak 1 gram serbest karbondioksit bulunmaktadır. Bu tür sular içme kürleri şeklinde kullanıldık¬larında, karaciğer, safra kesesi, mide ve bağırsakların salgı sistemleri ve böbrekler üzerinde olumlu etki yaparlar. Sıcak¬lıklarının 40-50°C arasında olması nedeniyle, dış uygumalar-da özellikle sedatif etkisinden yararlanılır. Bir taraftan loko-motör sistemin ağrılı hastalıklarında, diğer taraftan, karbon¬dioksitin verdiği vazodilatatör özelliği ile de, damar sertliği¬ne bağlı dolaşım sistemi yetersizliği sendromlarmda değer¬lendirilirler.

Kaplıcada, toplam yatak kapasitesi 500 civarında olan değişik konaklama tesisleri bulunmakta, sosyal gereksinim¬ler açısından herhangi bir sıkıntı yaşanmamaktadır.

Denizli'ye 22 kilometre uzaklıkta bulunan Pamukka-le'ye gelince; burası travertenleri (pamuktaşları) ile yeryü¬zünde eşi bulunmayan bir doğa harikasıdır. İşte, bu traver-tenlerin az gerisinde bir ılıca vardır. Bu ılıcanın topraktan fış¬kıran ve bir göl meydana getiren karbondioksit gazlı, sıcak ve kireçli suyu, derin kanallar içinden akarak ovaya dökülür. Binlerce yıldan beri devam eden bu akış sonunda, sıcak ve ki¬reçli su, kaynaktan uzaklaştıkça soğur ve katılaşır. Katılaşın¬ca da, tabakalar ve basamaklar halinde travertenleri, yani pa-muktaşlarını oluşturur. Bugün hayranlıkla seyredilen Pamuk¬kale travertenleri işte böyle meydana gelmiştir. Uzaktan ba¬kınca pamuk yığınlarını andıran beyaz pamuktaşlarının çev¬resinde, modern turistik tesislerin yükselmesi gecikmemiştir. Dünyanın dört bir köşesinden gelen turistler, hem doğa hari¬kası pamuktaşlarını seyrederler, hem de aynı bölgede yer alan İyonların 'Kutsal şehri' Hierapolis ören yerini dolaşırlar. Unesco'nun 'Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunması Sözleşmesi'ne göre, dünyanın olağandışı evrensel değerleri¬nin uluslararası boyutta korunmaları ve bunların ilerki nesil¬lere bozulmadan aktarılmaları için hazırlanan listede, Pa-mukkale'ye, hem ünlü traverten havuzları, hem termal kay¬naklar ve hem de antik Hierapolis kentinin arkeolojik değeri nedeniyle yer verilmesi boşuna değildir.

Travertenleri meydana getiren bu sular, aynı zamanda, Türkiye'nin en önemli termal merkezlerinden biri sayılan Pa-mukkale Hıcası'na da kaynaklık ederler. Üç ayrı noktadan çıkan bu kaynaklar, çok sayıda termal tesisin havuz ve ban¬yolarından geçtikten sonra ovaya doğru yönelir. Uçurum şek¬lindeki yamaçtan aşağı çağlayarak akarken, suyun içindeki karbondioksit birden uçar ve kalsiyum bikarbonatın karbonat haline dönüşerek çökelmesinden, beyaz renkli söz konusu taşlar oluşur. Karbondioksitin fazla çıkması nedeniyle, ılıca alanının üstünde pek fazla kuş görülmez. Hatta, bazen uçan kuşların bile gazdan etkilenerek yere düştükleri yöre halkı ta¬rafından anlatılmaktadır. Kaplıca sularının aktığı yerlerde ise, en mahir bir elin dahi güç işleyebileceği ince nakışlarla süs¬lenmiş kademeli teraslarda dünyanın eşine az rastlanır bir manzarası meydana gelir.

Kaplıcanın tarihi çok eskilere dayanır. Yakınında yer alan tarihi Hierapolis kenti, M.Ö. 3-4000 yıl önce kurulmuş çok eski bir kenttir. Çürüksu Ovası'ndan 100 metre kadar yükseklikte bulunan, kuzeyi Büyük Çökelez Dağı 'Çaldağı' ile kapalı bir düzlük üzerindedir. Hierapolis'in burada kurulma¬sının nedeni, dünyaca ünlü şifalı suyun varlığıdır. Makedon¬ya egemenliği sırasında bugünkü şehrin çekirdeğinin atılmış olduğu, daha sonraları Bergama Kralı II. Eumenes tarafından M.Ö.190 yılında kentleştiği ve şehre Mysia Kralı Telefos'un karısı güzel Hiera'ya izafeten Hierapolis dendiği bilinmekte¬dir. 'Kutsal Şehir' anlamına gelen bu kent, M.Ö.60 yılında, ün¬lü Roma İmparatoru Neron zamanında bir yer sarsıntısı sonu¬cu tamamen yıkılmıştır. O zamanki şehirde 15 adet termal ha¬mam bulunmaktaydı. Ayrıca, Pamukkale'nin şifalı suyunun çevresinde dini ayinlerin yapıldığı, şenliklerin düzenlendiği, termal suyun hastalıkların tedavisinde kulanıldığı, büyük devlet adamları ile imparatorların tedavi görmek amacıyla Hierapolis'e geldikleri, tedavilerin bizzat din adamları tara¬fından yönlendirildiği, mevcut tarihi bilgi ve belgelerde akta¬rılmaktadır.

Aktarılan bir başka konu da, kente ait dilden dile, gö¬nülden gönüle yayılan bir söylencedir. Söylenceye göre; yok¬sul bir ailenin çirkin mi çirkin bir kızı varmış. Gelinlik çağa geldiği, akranları evlenip çoluk çocuğa karıştığı halde garip kızın bir isteyeni çıkmamış. Buna üzülen kız alıp başını kırla¬ra doğru yürümüş. Pamukkale'ye geldiğinde ölmeye karar vermiş. Kendini yüksek kayalardan aşağı atıvermiş. Bir su bi¬rikintisinin içine düşmüş ve orada kalakalmış. Denizli Be-yi'nin yiğit oğlu da o sırada avdan dönüyormuş. Suların için¬de birinin öylece yatıp durduğunu görünce koşup başına var¬mış. Kızı çevirip yüzüne bakınca, yüreği o anda daralmış, kı¬za vurulmuş. Genç kızın yüzü anlatılmaz güzellikteymiş. Ya¬rasını beresini iyileştiren bey oğlu, daha sonra şifalı suyun bir çırpıda güzelleştirdiği yoksul kızla evlenmiş...

Pamukkale Ilıcası, kalsiyum bikarbonatlı sular grubuna dahil olup, suları oluşturan her üç kaynak da ayrıca sülfat ve karbondioksit içermektedir.

I. Kaynak; tiyatro yıkıntısının yakınındadır. Temperatü-rü 33.5°C, radyoaktivitesi 15.37 eman, pH değeri 6.02'dir.

II. Kaynak; mağaranın ağzındadır. Temperatürü 35°C, radyoaktivitesi 13.81 eman, pH değeri 5.83'dür.

III. Kaynak; Büyük Kilise yıkıntısının yanındadır. Tempe¬ratürü 33°C, radyoaktivitesi 14.81 eman, pH değeri 5.85'dir.

Kaynaklar açık arazide olup, üzerlerinde kaplıca türü hiçbir tesis yoktur. Toplam debileri 330-400 İt/sn.dir. 6000 kişinin yararlandığı bu sularda, kişi başına günde 600 litre su düşmektedir.

Pamukkale'nin suyu, içimi hoş ve lezzetli bir sudur. Ilık olarak içilirse, özellikle hiperstenik ve spazmlı midelere iyi gelir. Suyun litresinde 1.5 gram kalsiyum bikarbonat ve 0.75 gram kalsiyum sülfat vardır. Bu nedenle çok değerli diüretik bir içmedir. Kanında ürik asit ve üre miktarı fazla olanlarda, böbreklerin kum ve taşlarında, idrar yolunun hafif iltihapla¬rında, banyo ile birlikte yapılacak içme tedavisinden çok iyi sonuçlar alınır. Bilindiği gibi, mide ve bağırsak bozukluğu başlığı altında toplanan rahatsızlıklarda, şifalı suların kulla¬nımları şu şekilde bir sınıflandırmaya tabi tutulmuştur:

• Mide asidinin fazlalaşması sonucu görülen yanma, ek¬şime ve kramplı ağrılarda; sodalı sular içme olarak tavsiye edilir. Şişkinlik, gaz, başağrısı, baş dönmesi, salya ve tükürük artışı şeklinde kendini belli eden mide tembelliklerinde de sodalı suların içilmesi önerilir.

• Safra salgısının azlığı ile ortaya çıkan ishal, bazı gıda¬lara karşı hassas midelerin sebep olduğu ishal, tokluk ishali ve spazmlı kolitlerde; tuzlu sodalı sular ve radyoaktiviten az mineralli sular tavsiye edilir.

• Bağırsak genişlemesi sonucu ortaya çıkan kabızlıklar¬da; sodalı magnezyumlu sular iyi netice vermektedir.

• Mide ve bağırsak ameliyatlarının sonunda görülen ha¬zımsızlık ve takibeden ağrılarda; radyoaktif ve az mineralli sular kullanılır. Az mineralli sular, aç karnına günde üç defa ikişer bardak, çok mineralli sular ise, günde dört defa ikişer bardak içilmelidir. Pamukkale'nin suyu, gazı kaçırılmadan so-ğutulursa güzel bir sofra suyu olur.

Banyo tedavisinde ise; banyoya girildikten birkaç daki¬ka sonra bütün vücut gaz tanecikleriyle örtülür. Su ılık oldu¬ğu halde, karbondioksit gazının damar genişletici etkisiyle, banyo esnasında ve çıkıldıktan sonra vücut kırmızı bir renk alır. Bu nedenle fazla sıcağa dayanamayan nevraljili ve roma¬tizmalı hastalarda, ılık banyo yapılması durumunda, sıcak su banyolarından alınan etkinin aynısı sağlanmış olur. Ilıca su¬yunda karbondioksitle birlikte radon ve diğer ender gazların da bulunması, ağrıların dindirilmesinde ve dinginliğin sağ¬lanmasında çok önemli rol oynar.

Pamukkale Ilıcası'nm asıl iyi geldiği hastalıklar kalp ve damar hastalıklarıdır ki, içindeki serbest karbondioksitin uç¬ması ve miktarının litrede 0.50-0.40 grama kadar inmesiyle tansiyon düşürücü etki elde edilir. Eğer su, kaynaktan geldi¬ği gibi kullanılırsa, aksine düşük tansiyonların yükseldiği gözlenir. Banyo ile birlikte deri altına yapılacak gaz enjekte-leri, anderteritler ile Reynu hastalığında büyük yarar sağlar.

Pamukkale sularıyla yapılacak banyo, özellikle kalp hastalıklarının tedavisinde önemli yer tutar. Miyokarditlerde, hiposistoli dönemi kalp yetmezliğinde, kontrol altında yürü¬tülecek tedaviden pek çok fayda sağlanır. Kalp nevrozları ve aritmlerin, bu sularla yapılacak banyolarla kısa zamanda dü¬zeldiği görülür.

Kronik bronşitli ve anfizemli hastalarda ortaya çıkan kalp rahatsızlıklarında, banyo ve serpintilemeden çok fayda¬lanılır. Bilhassa, kalpte arıza bırakmış Buyyo romatizması için tavsiye edilecek ideal bir ılıcadır.

Total mineralizasyonu litrede 2.36 gram olan bu sular, daha önce de söylediğimiz gibi, toprak alkali bikarbonatlı su¬lar grubuna girmektedir. Suyun ikinci derecede önemli anyo¬nunun sülfat olduğu dikkati çeker. Suyun içme kürleri halin¬de değerlendirilmesi durumunda, sindirim sistemi üzerinde, özellikle de mide, bağırsak, karaciğer ve safra yollan üzerin de olumlu etki gösterecektir. Bileşiminde bulunan boı miktar¬daki karbondioksit, bir taraftan içimi kolaylaştırıcı, diğer ta¬raftan peristalizmi arttırıcı, sindirimi hızlandırıcı bir rol oy¬nar. Bu nitelikleri göz önünde tutulacak olursa, bilhassa hi-postenik dispepsiler ve karaciğerin fonksiyonel bozuklukla¬rında, safra pigmentlerinin stazlarında, safra kesesi ve yolla¬rının kronik iltihaplanyla safra taşlarında ortaya çıkan sindi¬rim bozukluklarında kullanılmalıdır. Bu sulardan, yedek alka¬li miktarını düzenlemesi nedeniyle, şişmanlık, diyabet ve gut gibi metabolizma hastalıklarında etkin bir yardımcı unsur olarak yararlanılabileceği de unutulmamalıdır. Ilıca suyunun, bu amaçlar doğrultusunda şişelenerek sofra suyu olarak da kullanılması mümkündür.

Banyo şeklindeki uygulamalarda ise, başlıca iki endi-kasyon öne çıkar. Bunlardan birincisi, dolaşım sistemine ait hastalıklardır. Karbondioksitli banyolara giren kişilerde vazo-dilatasyon görülür. Bunun sonucu olarak da kan basıncı dü¬şer, kalbin çalışması rahatlar. Bilhassa sol kalp üzerinde ko¬ruyucu tesiri etkindir. Sağ kalbin çalışmasında bir artış yaşa¬nırken, bir yandan da karbondioksitin yardımıyla solunum sistemi üzerinde de olumlu ve sedatif bir etki elde edilir. Şu halde, ilk planda kalp, beyin ve büyük atardamarlarda, başta iskemik sendromlar olmak üzere, damar sertliği, tansiyon de¬ğişimi ve bazı bronşiyal astım vakalarında bu sular geniş bir uygulama alanına sahiptir. İkinci endikasyon grubu olarak, osteoartroz sınıfına giren ve bilhassa alt ekstremitelerde yer¬leşme gösteren romatizmal sendromlar dikkate alınır. Buna, akut devresini geçirmiş stabilize durumdaki artritis send-romları da eklenebilir. Özellikle, akut eklem romatizması ge¬çirmiş olanlarda, sürekli kontrol altında bulundurulmak şar¬tıyla yararlanılabilir. Aslında çok geniş uygulama alanı olan bu suların, ilkin doğru bir teşhisi gerektireceği ve banyo kürleri sırasında ortaya bazı beklenmedik reaksiyonların çı¬kabileceği göz önüne alınırsa, deneyimli bir doktorun kontro¬lünde uygulanması doğru olacaktır.

Pamukkale Ilıcası, yakın zamana kadar bir adet genel te¬davi havuzu ile buna bağlı bulunan moteller ve sayısı otuz ci¬varında olan özel banyolardan ibaretti. Ancak, son yıllarda suların iyi kullanılmaması, bu doğa harikası için tehlike çan¬larının çalmasına neden olmuş ve bazı önlemlerin alınmasını gerektirmiştir, ilkin suyun kullanımı kısıtlanmış ve halka açık havuz ile özel banyolar kaldırılmıştır. Ardından, travertenler bölgesinde bulunan konaklama tesisleri kapatılmış ve termal hizmet veren otellerin hemen hepsi 5 kilometre uzaklıktaki Karahayıt köyüne alınmıştır. Bugün için tek açık tesis, günü¬birlik yararlanılan antik havuzdur.

Pamukkale'nin sularını ve doğal güzelliğini korumak amacıyla yapılan bu kısıtlamalar, sonunda meyvesini vermiş ve Anadolu'nun bu 'telli duvaklı gelini' eski güzelliğine ka¬vuşmuştur. Konaklama tesislerine su dağılımının düzene so¬kulması çalışmaları sırasında, bu önlemlerden etkilenmemiş birkaç tesis kalmıştır ki, bunlardan en önemlisi Özel İdare Pamukkale Moteli'dir. 55 oda ve 5 süitte hizmet veren bu tesis, antik şehir kalıntılarının doldurduğu termal havuzuyla tanınmaktadır. Gelen yerli ve yabancı turistler, eski şehrin de¬vasa sütunları arasında termal sudan yararlanmakta ve bu da hoş bir manzara yaratmaktadır.

Geçmiş dönemde her biri termal sudan yararlanmış olan sayısız otel, motel ve pansiyonlar, şimdilerde sudan yoksun bir şekilde sadece konaklama hizmeti vermekle yet¬inmektedirler. Bunlar arasında, üç yıldızlı Tusan Otel; 47 oda¬da 94 yatak kapasitesiyle, Traverten Hotel; 57 odada 120 ya¬tak kapasitesiyle ve Koçak Hotel; 94 odada 190 yatak kapasi¬tesiyle ilk sıralarda yer almaktadır. Diğer konaklama tesisleri hakkında bilgi almak, Pamukkale ve Karahayıt ılıcalarının ter¬mal özelliklerinden yararlanmak isteyenler, Pamukkale Tu^

rizm Danışma Bürosu'na başvurup istedikleri bilgiyi alabilir¬ler.

Karahayıt Kaplıcası: Pamukkale'ye 5 kilometre uzak¬lıkta bulunan bir diğer şifalı su kaynağı da Karahayıt köyün¬deki kaplıcadır. Madeni az 'Oligometalik' ılıca ve içmeler gru¬bunda incelenen suyu üç ayrı kaynaktan çıkmaktadır:

a) Kubbeli Hamam Kaynağı= Kalsiyum bikarbonatlı, sül-fatlı ve karbondioksitidir (943.36 mg/lt). Temperatürü 56°C, radyoaktivitesi 14 eman, pH değeri 5.98'dir.

b) Cami Kaynağı= Kalsiyumlu, bikarbonatlı, sülfatlı, mag-nezyumlu ve karbondioksitlidir. (649.09 mg/lt) Temperatürü 42°C, radyoaktivitesi 1.4 eman, pH değeri 6.26'dır.

c) Kızılleğen Kaynağı= Kalsiyumlu, bikarbonatlı, sülfat¬lı, magnezyumlu ve karbondioksitlidir (1116.54 mg/lt). Az miktarda florür ve demir de içerir (3.75 mg/lt) Temperatürü 40UC, radyoaktivitesi 1.56 eman, pH değeri 6.02'dir.

Karahayıt Kaplıcası'nın suları, Pamukkale sularıyla ben¬zer özellikler gösterdiğinden, tedavi ettiği hastalıklar da ay¬nıdır. Karahayıt köyünün batı ucunda yer alan ve 'kırmızı su' olarak anılan renkli travertenler, fayın derinliklerindeki oli¬vin ve bazaltın içinde bulunan demir, manganez ve daha baş¬ka metal oksit minerallerinden oluşmuştur. Pamukkale'deki travertenlerin ve antik kent çevresindeki fazla yapılaşmanın önlenmesi amacıyla tüm termal tesisler bu bölgeye kaydırıl¬mış ve bölgede çok sayıda nitelikli termal oteller ve tatil köy¬leri kurulmuştur. Köyü oluşturan yüzlerce ev pansiyona dö¬nüştürülmüş bir şekilde müşterilerine termal hizmet vermek¬tedir. Ancak, Pamukkale'de yaşanılan film, burada da tekrar¬lanmış ve o güzelim kırmızı, yeşil, sarı renkli travertenler yok olmaya yüz tutmuştur. Bugün için çok az miktarda ve çok küçük bir alanda kalan bu renkli sahada, etkili önlemler alı¬nacağı yerde, yerli ve yabancı turistlere deve turları düzen¬lenmektedir.

Karahayıt sularından yararlanmak suretiyle müşterileri- â ne konaklamanın yanı sıra termal hizmet de veren tesislerin en başta geleni, beş yıldızlı Colossae Thermal Hotel'dir. 224 odada 460 yatak kapasitesiyle hizmet veren bu otel, Sağ¬lık Bakanlığı'nın 'Termal Kaplıca ve Fizik Tedavi Laboratuvarı' ruhsatına sahiptir. Termal su kaynaklı çamur havuzları, sağ¬lık kabinleri, masaj, güzellik ve cilt bakım üniteleri, açık ve kapalı termal havuzlar, jakuzzi, Türk hamamı, sauna, sportif ve sosyal aktivite alanları vs. gibi üniteler, beş yıldızlı termal bir otelin kalitesini ortaya koyan diğer özelliklerdir.

Sıraladığımız bu özellikler, aşağıda yer alan termal te-islerin hemen hepsinde mevcuttur.

400 yatak kapasitesiyle üç yıldızlı Lycus River Ther-mal Hotel, 832 yatak kapasitesiyle dört yıldızlı Polat Ter¬mal Otel, 614 yatak kapasitesiyle dört yıldızlı Richmond Thermal Hotel, 320 yatak kapasitesiyle dört yıldızlı Rich¬mond Pamukkale Spa, 464 yatak kapasitesiyle Hierapolis Thermal Hotel-Holiday Village, 320 yatak kapasitesiyle dört yıldızlı Pam Hotel, 432 yatak kapasitesiyle üç yıldızlı Richmond Savanna Hotel, 428 yatak kapasitesiyle dört yıl¬dızlı Ergür Otel ve 152 yatak kapasitesiyle Kur-Tur Ho¬tel, hem konaklamanın, hem de sağlıklı ve yeterli düzeyde termal hizmet almanın mümkün olduğu yerlerdir.

Kavakbaşı Köyü Ilıcası ve Çamur Banyosu: Pamuk-kale'ye 4 kilometre uzaklıkta, Kavakbaşı köyündedir. Deri hastalıklarına iyi gelen sıcak ve şifalı suyu büyük ilgi görür. Çamur banyosundan faydalananlar, daha sonra ılıcanın suyunda banyo yaparak rahatlarlar. Konaklama ve yardımcı tesislerin bulunmadığı ılıcada, tüm gereksinimler yakın olan Pamukkale ilçe merkezinden karşılanmaktadır.

Gölemezli Çamur Kaplıcası: Denizli-Merkez ilçeye bağlı Gölemezli köyündedir. Sodalı sıcak maden suları kapsa¬mında ele alınan bu şifalı suyun bileşiminde, ayrıca sülfat ve kükürt de bulunmaktadır. Deri hastalıklarına, solunum yolla¬rı ile romatizmal rahatsızlıklara iyi gelir. Kalp-damar hasta¬lıkları, karaciğer, safra kesesi ve beslenme bozuklukları üze¬rinde olumlu etkisi görülür.

Gölemezli Çamur Kaplıcası, il merkezine olan yakınlığı¬nın verdiği avantajla, günü birlik gelen ziyaretçilerle dolup taşar. Doğal olarak, birkaç yardımcı tesisin dışında konakla¬ma olanağı bulunmamaktadır.

Denizli ilindeki konaklama ve sağlık turizmine yönelik tüm sorular, Denizli Turizm Danışma Büroları'nda yanıtlan¬maktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder