8 Nisan 2010 Perşembe

Ankara

ANKARA


İçme ve kaplıcalar; rahatlatıcı özelliklere sahip suları, belirli hastalıklara karşı uygulanan kürleri ve doğal bir ortam içindeki huzurlu atmosferleriyle insanların hem bedenine, hem de ruhuna tatil yaptıran çok önemli yerlerdir. Çok sayı¬da hastalığı tedavi edici özelliklerinin yanı sıra, birer dinlen¬me merkezi olarak da kabul gören bu tür tesislere rağbet her geçen gün daha da artmaktadır. Jeotermal açıdan çok zengin illerimizden biri olan Ankara'da da, doğal kaynaklarla tedavi¬nin giderek güçlenen bir seyir izlemesi, il dahilindeki pek çok kaplıcanın tercih edilenler listesinde neden yer aldığının bir göstergesi sayılabilir. Hele hele, bunlardan bazılarının taşı¬dıkları üstün nitelikler nedeniyle dünya sıralamasında ilk sı¬ralara yükselmesi bir rastlantı değildir.


Ankara; Türkiye'nin ikinci büyük kenti olma özellikleri¬nin yanı sıra, başkent olmanın da getirdiği avantajları en iyi şekilde değerlendiren, sağlık sektörünün bu alanına da gerek¬li yatırımı yapmaktan kaçınmayan illerimizden biridir. Birkaç yerel kaynağın henüz istenilen seviyede olmamasına rağmen, il genelinde görülen manzaraya bakıldığında, konunun uz¬manlarından tam not alacak düzeydedir.

Ankara'daki sıcak su kaynaklarının hemen hepsi ilçele¬re dağılmış durumdadır. Bu ilçelerden özellikle Ayaş, Beypa¬zarı, Haymana ve Kızılcahamam, kaplıca turizminde atılım yapmış olan ilçelerdir. Ulaşım ve konaklama olanakları, sos¬yal ve sportif aktiviteler, modern tedavi üniteleri ve sabit uz¬man hekim kadrolarıyla dikkati çekmekte, en önemlisi de, ay¬nı konuda faaliyet gösteren diğer işletmeler için hem iyi birer örnek, hem de iteleyici bir güç olmaktadırlar.

Ankara ili kaplıcalarını incelemeye, 60 kilometre uzak¬lıktaki Ayaş ilçesinde bulunan kaplıcalardan başlayacak olur¬sak;

Karakaya Kaplıcası: İlçe merkezindedir. Denizden yüksekliği 800 metredir. Kaplıcanın, Selçuklu döneminde Anadolu'ya yayılan Türkler tarafından Karakaya mevkiinde yapıldığı ve işletmeye açıldığı bilinmektedir. Daha sonra, Os¬manlılar döneminde onarım görmüş ve yeni bölümler eklen¬miştir. Olağanüstü güzellikte kemerlerle süslü iki tarihi ha¬mama sahiptir.

Kaplıcanın suyu; sodyum bikarbonat ve kalsiyum içeren oligometalik sular grubuna dahildir. Sıcaklığı 31°C, radyoak¬tivitesi 4.16 eman, pH değeri ise 7.4'dür.

Banyo tedavisi; romatizma, nevralji, nevrit ve kadın hastalıklarıyla nevrasteni, yarım felçler, çocuk felçleri ve çı¬kıklardan sonraki eklem tutukluklarına bire birdir. İçme teda¬visi ise; hipostenik mideler için tavsiye edilmektedir. Mide ra¬hatsızlıklarını gideren özelliklere sahiptir.

Tarihi değeri haiz iki adet tedavi havuzu, dört adet özel ve çok sayıda da sıra banyosu olan kaplıcaya gelenler, Ayaş il¬çesindeki konaklama yerlerinden ve diğer sosyal tesislerden faydalanmaktadırlar.

Kırkevler Kaplıcası: Yine Selçuklular döneminde yap¬tınlan ve çok sayıda odaya sahip olmasından dolayı bu adı al¬dığı sanılan kaplıca, ne yazık ki uzun süredir işletilmemekte ve günümüzde iki aileye barınak olarak kullanılmaktadır. Kesme taşlardan inşa edilen, yer yer tuğlanın da kullanıldığı güzel bir yapıdır.

Ilıca Köyü Kaynağı: İlçeye 20 kilometre uzaklıkta, Ilı¬ca köyündedir. Sodalı soğuk maden suları kapsamında oligo-metalik bir sudur. İçmesi; mide, bağırsak, karaciğer ve safra kesesi hastalıklarında şifalıdır.

Karaköy Kükürtlü Kaplıcası: Merkeze yakın Kara-köy'dedir. İlçeye 22 kilometre uzaklıktadır. Tuzlu, kükürtlü ve çamurlu suyundan deri hastalıklarının tedavisinde yarar¬lanılmaktadır.

Ayaş İçme ve Kaplıcası: İlçeye 23 kilometre uzaklık¬ta, Ayaş-Beypazarı yolundan 5 kilometre kadar içeride, Bo-ğazpınarı yönündeki İlıca Deresi mevkiindedir. Denizden 720 metre yüksekliktedir. Önceleri birkaç bakımsız evden ibaret olan kaplıca, şifalı suyunun dünya çapında ün kazanması üzerine, şimdilerde modern bir termal merkezi haline gel¬miştir.

İşletmeciliğini 1935 yılından beri özel bir şirketin üst¬lendiği kaplıca, her geçen gün daha da gelişmekte ve yeni ila¬velerle büyümektedir. Beton kaptaj alanı öncelikle bina içine alınmış, içme olarak kullanılan çeşmeler bu binanın dışına çı¬karılmıştır. Debisi fazla olan suyunda (15 İt/sn.) oldukça yük¬sek oranda radyoaktivite tespit edilen kaplıca, aynı zamanda Türkiye'nin en fazla karbondioksit içeren (1085.92 mg/lt) kaplıcasıdır.

Ayaş, içme ve kaplıca sularıyla Ankara'nın en önde ge¬len ilçelerinden biridir. Yerin derinliklerinden gelen bu ma¬densel su, tarih boyunca ilçenin geçim ve şifa kaynağı olmuş¬tur. Ayaş'ın şifalı suyunun, eski medeniyetlerce de bilindiği, hatta Etiler taraından işletildiği ileri sürülmektedir. Romalı¬lar, Selçuklular ve Osmanlılar tarafından kullanıldığı tarihi araştırmalar sonucu kesin olarak tespit edilmiştir.

Ayaş İçme ve Kaplıcası'nda kullanılan suyun, Fransa'nın dünyaca ünlü mide ve bağırsak hastalıkları tedavi merkezi 'Chatel Guyon'un suyuna eşdeğerde olduğu birçok uzman ta¬rafından ifade edilmiştir. Ülke çapında ne kadar ünlü olursa olsun, günümüzde alınan mesafe yine de işin propaganda ve tanıtım yönünün eksik olduğunu göstermektedir. Gerekli gi¬rişimlerin yapılması halinde, kaplıcaya duyulan ilginin daha da artacağına kesin gözüyle bakılabilir.

Ayaş İçme ve Kaplıcası'nın suyu; sodyum sülfatlı-bikar-bonatlı klorürlü ve sodyum sülfatlı-klorürlü bikarbonatlı ılıca ve içme suları grubuna dahildir. Ayrıca kalsiyum ve yüksek oranda karbondioksit içermektedir. Temperatürü 51°C, rad¬yoaktivitesi 0.50 eman (toplam alfa aktivitesi 2.58 eman), pH

değeri 6.36'dır.

Ayaş içmesi; bikarbonat ve karbondioksit gazının etki-lemesiyle, sodyum klorür ile sodyum sülfatın mide salgı ve faaliyetini durdurucu tesirini yenerek sindirimi kolaylaştırır. Aç karnına, düzenli aralıklarla ve az miktarda içilirse mide¬nin salgısını ve faaliyetini arttırır. Fazla içildiği takdirde, ve¬na-portea yoluyla karaciğere giderek bu organın parankim hücrelerinin çalışmasını hızlandırır. Karaciğerin görevini dü¬zenler, safra salgısıyla birlikte bağırsaklara bol miktarda dö¬külmesini sağlar. Geçiş yollarında ve safra kesesinde, safrayı sulandırarak buralarda birikmiş iltihap ve kolesterin tortula¬rının temizlenmesini temin eder. Bağırsaklar üzerindeki lak-' satif tesiriyle, bağırsağın işlevlerini yoluna koyar. Mide için, günde iki kez birer bardak yeterlidir. Karaciğer ve safra yol¬ları için, sabah akşam aç karnına ve yarımşar saat arayla 3 ilâ 4 bardak içilmelidir. Bu miktar su, aynı zamanda laksatif et¬kisi gösterir. Pürgâtif tesir elde etmek için, ara vermeden beş bardak kadar içilmelidir. İçme ile birlikte banyo da yapılırsa daha faydalı olur. Ayaş içmesinin diüretik etkisi de vardır.

İçme ile birlikte yapılacak banyo tedavisi; şişmanlarda karaciğerin görev yapmaması ve yetersiz kalması hallerinde, safra yollarının taş yapması ve iltihaplanması durumunda,



hemoroidlerde, bağırsak tembelliklerinde, özellikle şişman kadın rahatsızlıklarında, şişman diyabetiklerde, şişman art-roz ve gut hastalarında gözle görülebilecek ölçülerde şifa sağlar.

Ayaş İçme ve Kaplıcası, yalnız Türkiye'nin değil, tüm Ortadoğu'nun en değerli kaynağıdır. Tuzlu bikarbonatlı ve karbondioksitli güçlü bir sudur. İçme olarak kullanıldığında; mide, bağırsak, karaciğer, safra kesesi ve metabolizma hasta¬lıklarında dikkate alınmalıdır, içimini, içeriğinde bulunan karbondioksit kolaylaştırır Litresinde 6.5 grama yakın radyo¬aktif madde ihtiva eden bu suların tesir derecesinin yüksek olması normaldir. Mide üzerinde uyarıcı etkisi olacaktır. Çok çabuk oniki parmak bağırsağına geçer ve bir taraftan civarda bulunan iç ve dış salgı bezlerine ve organlara tesir ederken, diğer taraftan bağırsak üzerinde hareketli ve salgıyı arttırıcı bir etki oluşturur. Bu durumda, öncelikle safra kesesi ve ka¬raciğer üzerinde etkili olduğu görülür. Bu etki kontraktif me¬kanizmanın harekete geçirilmesi şeklinde kinetiktir. Birikmiş safranın boşalmasını temin eder. Bundan başka, koleretik te¬sir yaparak safra salgısını arttırır. Şu halde; çeşitli nedenler¬den meydana gelen, mekanik tıkanmalara bağlı olmayan sarı¬lık sendromlannın nekahat döneminde kanda birikmiş safra pigmentlerinin temizlenmesinde etkili olacaktır. Bu arada, birçok fonksiyonel testlerin düzelmesini kolaylaştırır. Pankreasın iç ve dış salgısını da uyardığı görülmüştür. Dış salgının arttığı zaten eskiden beri bilinmektedir. Ancak, iç salgının etkilenmesi suretiyle ensülin miktarında meydana gelen artış henüz tatmin edici bir yöntemle teyid edileme¬miştir. Genellikle görülen, gliseminin düşme eğilimi göster¬mesidir. Bunun da ensülin miktarının artmasına mı, yoksa en¬sülin etkisinin düzelmesine mi bağlı olduğu, üzerinde durul¬ması gereken noktalardır. İçme suyunun sindirim sisteminin alt kısımlarında yaptığı etki de dikkate şayandır. Birçok kons-tipasyon şekillerinde değerlendirilebilir. Bağırsakta spazmın önüne geçer ve ayrıca mikroorganizma dengesini düzeltir. Bu suretle fermantasyon veya pütretasyon sendromları gösteren kolitlerde olumlu bir etki oluşturur. Sıcaklığı 51ÜC olan su, so¬ğutulması kolay olduğundan ekonomik yönden ucuza mal edilebilme özelliğine sahiptir. Bütün ağrılı hastalıklarda séda¬tif etkisiyle tesirlidir. Diğer taraftan, içeriğindeki tuz oranı bakımından, bazı intani kemik hastalıklarında ve kronik ilti¬hap belirtisi gösteren kadın hastalıklarında rezolütif etki gös¬terebilir. Yine içeriğinde bulunan bol miktardaki karbondiok¬sit aracılığıyla damar açıcı olarak kullanılabilir. Ancak, kan dolaşımının tıkanıklık gösterdiği sendromlarda ve ayrıca kalp romatizması geçirip de kapak afeti olmadan veya koinpanse bir kapak afetiyle hastalığı atlatanlarda dikkatli davranılmalı-dır. Bu sular, in'halasyon tarzında kullanıldığı takdirde, bir ta¬raftan nazarı dikkati çeken radyoaktiviteleri, diğer taraftan termal gaz oranlarıyla, bronşiyal astımlar başta olmak üzere üst solunum yollarının ve akciğerlerin pek çok sendromların-da büyük değere haizdir. Ayrıca bazı metabolizma hastalıkla¬rında, bu arada gut hastalığında son derece etkili olduğu gö¬rülür.

Yaz aylarında çok kalabalık olan ve her yıl binlerce yer¬li ve yabancı kişinin geldiği bir yer olan Ayaş İçme ve Kaplı¬casının; iki genel tedavi havuzu, çok sayıda özel banyoları, içme tesisleri ve Fizik Tedavi Enstitüsü vardır. Her türlü so-yal ve yardımcı tesisin bulunduğu kaplıcadaki toplam yatak kapasitesi 700'ü bulmaktadır. Bu yataklar, şirket bünyesinde¬ki otel, motel ve küçük pansiyon tarzı konaklama yerlerine dağıtılmış durumdadır. 11 ve ilçe merkezi dahil olmak üzere, komşu il ve ilçelerden de sürekli ve düzenli ulaşım olanakla¬rına sahiptir.

Beypazarı ilçesi; Ankara'dan 100, Ayaş'tan 40 kilometre uzaklıktadır. Şifalı su kaynakları bakımından ilin önde gelen

ilçelerinden biridir.

İlçedeki en önemli kaynak; dört ayrı kaplıca ve içmenin bir grup oluşturduğu, gerek dağıttığı şifa, gerekse sağlık tu¬rizmine yaptığı katkı nedeniyle her yıl binlerce kişinin uğrak yeri olan ve Beypazarı İçme ve Kaplıcaları adıyla da anı¬lan sıcak su kaynaklarıdır.

Kaynaklara; Ayaş-Beypazarı karayolunun 33'üncü kilo¬metresinde, Gömlek Köprüsü'ne gelmeden sola ayrılan bir yolla ulaşılır. Beypazan'na 15 kilometre uzaklıktadır. İki dağ arasına sıkışmış gibi duran bir derenin her iki tarafında 9 adet şifalı kaynak yer almaktadır. Derenin 20 metre kadar yükseklikte oluşturduğu şelâle, kaynakların 5'ini vadinin yu¬karı tarafında, 4'ünü de aşağı tarafında bırakmıştır.

Beypazarı içme ve Kaplıcalarımda iki adet kaplıca ve iki adet içme vardır. Bunlardan Dutlu Kaplıcası yukarı kaynak bölümündedir. Kaplıcaya 'Dutlu Hamamı' da denmektedir. Hamamın biraz alt tarafında Dutlu İçmelerimi oluşturan üç kaynak bulunmaktadır. Tahtalı Kaplıcası ise, 4x3.5 metre ebadında bir havuzdan ibarettir. 'Tahtalı Hamamı' da denilen kaplıcada, şifalı su bu havuzun içinden kaynamaktadır. Su¬yun debisi yüksektir. Tahtalı Hamamı'na nazaran derenin kar¬şı yamacında kalan Vezirsuyu Gençlik İçmesi ise, Türki¬ye'de bugüne kadar bilinen suların içinde en yüksek radon radyoaktivitesine (856 eman) sahiptir. İçme; 'Tahtalı Vezir İç¬mesi' diye de anılmaktadır.

Dutlu Hamamı'nın suyu; kalsiyum klorür, sodyum sül¬fat, karbondioksit ve radonlu, Tahtalı Hamamı'nın suyu; sod¬yum klorür, kalsiyum sülfat, karbondioksit ve radonlu, Vezir¬suyu Gençlik İçmesi'nin ise; sodyum klorür, kalsiyum, kar¬bondioksit ve radonlu sular grubuna dahildir. Dutlu'daki ha¬mam suyu sıcaklığı 45°C, radyoaktivite 23 eman, pH değeri 6.48'dir. Tahtalı Hamamı'nda ise bu durum biraz farklıdır. Su¬yun temperatürü 50°C, radyoaktivitesi 43 eman, pH değeri ise 6.78'dir.

Dutlu lçmesi'ndeki kaynakların su sıcaklıkları 41-44°C, radyoaktivite 60 eman ve pH değerleri 6.46-7.04 arasındadır. Bu durum Vezirsuyu Gençlik lçmesi'nde; temperatür 45°C, radyoaktivite 856 eman, pH değeri 6.65 şeklinde değişiklik gösterir.

3 gramın üstünde total mineralizasyon içeren bu ma¬den suyu; 45°C civarındaki soğutulmasına gerek duyulmayan ideal sıcaklığı ve içeriğindeki karbondioksit ve radyoaktif gazlarının zenginliği ile dikkati çeken kalevi ve toprak kale-vili bir maden suyudur. Bu özellikleri nedeniyle çok değişik etkiler beklenebilir. Zengin radyoaktif gazlara sahip olması,' endokrin sistem üzerinde uyarıcı bir tesir meydana getirir. Ürik asit değerini düşürür. Yarım grama yaklaşan karbondiok¬sit, üst derideki kan dolaşımını açarak kanın buralarda top¬lanmasına neden olur. Hipertansiyonlu hastaların tedavisin¬de önemli derecede etkilidir. Kan dolaşımında tıkanıklık gös¬teren damar sertliğine bağlı sendromlarda da tedavi amacıy¬la kullanılır. Bu banyolarda sol kalp üzerindeki yük kalkar, dolaşımda daha rahatlatıcı şartlar oluşur. Solunum hareketle¬ri derinleşir, fakat hız kazanmaz. Bronşiyal astımlılarda sa¬kinleştirici tesiri görülür. İçildiğinde; tuzlu-acı suların mide ve bağırsak yolunun hareketini arttırıcı, salgılamayı kamçıla¬yıcı tesiri, karaciğer, safra kesesi ve pankreas üzerinde gayet olumlu neticeler doğurur. Bu özellikleriyle; cilt hastalıkları¬na, kalp ve kan dolaşımı rahatsızlıklarına, solunum yolları, kadın hastalıkları ve metabolizma bozukluklarına iyi geldiği söylenebilir.

Beypazarı İçme ve Kaplıcaları adı altında incelediğimiz bu iki kaplıca ve iki içme alanında; kadınlar ve erkekler için ayrı ayrı tedavi havuzları, özel oda ve banyolar ve yardımcı tesisler bulunmakta, ancak konaklama mümkün olamamakta¬dır. Gelen ziyaretçilerin Beypazarı'ndaki otellerde kalmaları tavsiye edilir. Kaplıcaların daha modern hale getirilmesiyle bölgeye olan ilginin artacağı kesindir.

Kapullu Kaplıcası: Beypazan'nın 30 kilometre güne¬yinde, Kapullu köyü yakınındadır. Su sıcaklığı 40°C olan kap¬lıca; karaciğer ve safra yolları rahatsızlıklarına, cilt hastalık¬larına yararlıdır. İlçe merkezinden sürekli ulaşım olanağı bu¬lunmaktadır.

Karakoca Maden Suyu: Ankara yönünden Beypaza¬n'na gelirken, ilçe girişinden sağa ayrılan Kıbrısçık yolu üze¬rinde, İnönü vadisindeki iki ayrı yerden kaynayan doğal bir sudur. Büyük Karakoca kaynağı ilçeye 8 kilometre, Küçük Ka¬rakoca kaynağı ise 3 kilometre uzaklıktadır. 'Beypazarı Ma¬den Suyu' adı altında 1989 yılından bu yana piyasaya verilen suyun dolum tesisleri ise tam ortada, 6'ıncı kilometrede bu¬lunmaktadır. Renksiz, içimi kolay, midevi bir sudur. pH değe¬ri 7.5 civarındadır.

Ankara'nın güney yönünde yer alan ilçelerinden Hayma¬na, il merkezine 74 kilometre uzaklıkta kaplıcalarıyla ünlen¬miş bir ilçemizdir. Denizden 1200 metre yükseklikte konuş¬lanmış ilçe, adını verdiği kaplıcalarıyla tanınmaktadır. Hay¬mana, sağlık turizminin odak noktalarından biridir ve ilçenin en önemli gelir kaynaklarından birini kaplıca hareketi oluş¬turmaktadır.

Haymana Kaplıcası: Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde işletilmiş tarihi değeri haiz kaplı-calarımızdandır. İlçenin eski adının 'Yabanhamamı' olması ve 19'uncu yüzyılda şifalı sularının bir bölümünün bazı bağlan¬tılarla Ankara'ya nakli için çalışmalar yapılması, buraya veri¬len önemin büyüklüğünün bir göstergesidir.

Haymana Kaplıcası'nın suyu, madeni az sular grubuna dahildir. Kalsiyum, sodyum, magnezyum, bikarbonat ve kar¬bondioksit içerir. Temperatürü 46°C, radyoaktivitesi 1.55 eman, pH değeri ise 7.6'dır. Toplam debi miktarı 4.8 İt/sn.dir.

Bütün bir yıl boyunca açık bulunan kaplıcanın, suyunun içilmesi pek tavsiye edilmese de, içimi halinde belirli bir di-üretik etki gösterir. 1000-1500 gramlık kaplıca suyu, aç kar¬nına içildiğinde, bir saat içinde bol miktarda idrar söktürür. Bu yolla, idrar yolu iltihaplarında, küçük taş ve kumların dö¬kümü arzulandığında, içme tedavisi iyi gelir. Su bikarbonatlı olduğu için içimi de kolaydır.

Banyo tedavisi ise; her çeşit romatizmalılar, nevralji, nevrit, polinevrit, artritliler için şifa kaynağıdır. Kadın hasta¬lıklarından; aneksit, perimetrit, parametrit, amenore, disme-nore ve âdet hali bozuklukları için tedavi edici özelliklere sa¬hiptir.

Kırık-çıkıklardan sonraki eklem bozukluklarında, he-miplejilerde ve çocuk felçlerinde de kaplıca suyundan istifa¬de edilir. Bazı allerjik hastalıkların Haymana kaplıcalarında, sona erdiği çok görülmüştür. Dermatozlular, bronşiyal astım¬lılar ve hatta bazdovlular, 21 günün sonunda sağlıklarına ka¬vuşmuşlardır.

Haymana, aslında gerçek bir kaplıca beldesidir. Ulusla¬rarası Şifalı Su Kaynakları Araştırma Merkezi'nin 30 ülkede yaptığı araştırmalar sonucu; Haymana Kaplıcası'nın nitelik bakımından Fransa'nın ünlü Vichy kaplıcalarının ardından ikinci sırayı aldığı bildirilmiştir. Suyu, kalevi ve toprak kale-vili, bikarbonatlı, karbondioksiti sular grubuna girer. İçildi¬ğinde 1 gramın altında içerdiği total mineralizasyonu ile da¬ha çok oligometalik suların diüretik etkisini gösterir. İçerdiği karbondioksit ile içme kürleri yapıldığında; mide, karaciğer ve pankreas üzerinde çok hafif bir etki oluşturabileceği düşü¬nülebilir, içme suyu olarak şişelendirilerek değerlendirme yo¬luna gidilmesi önerilmiştir. Kaplıca tedavisinde daha ziyade karbondioksitin etkisi önemini korur. Hipertansiyonlu hasta¬larda tansiyonu düşürücü bir etki oluşturur. Kan dolaşımını genişlettiğinden, kanın atardamarlar yoluyla drenajını kolay-, laştırır. Sol kalp üzerinde olumlu bir etkilemeyle onu korur. Solunum hareketlerinde derinleşme ve rahatlama meydana getirir. Bronşiyal astım vakalarında müsekkin tesiri gösterir. Akciğer daralması sendromlarında ve periferik dolaşımı ilgi¬lendiren kardiyovasküler sistem hastalıklarında, damar sert¬liklerinde, kan dolaşımından oluşan tıkanıklık durumlarında

yararlı bir sudur.

Haymana Kaplıcası'nın kaynakları çok zengin olup, sa¬niyede 4 litre su vermektedir. Bu özelliğiyle günde 1000 kişi¬nin yıkanmasına yetecek kapasitededir. Kaplıcanın suyu, ha¬vuzlarda toplandığı zaman, ayrıca soğuk su ilavesine gerek kalmadan banyo alınabilir. Uzmanlar, bu niteliğinden dolayı tedavide çok iyi sonuçlar alındığını ifade etmektedirler.

1972 yılında hizmete soktuğu yeni kaplıca binasıyla ilk atılımı yapan Haymana Belediyesi, daha sonra bu hizmetleri¬ni daha da ileriye götürerek ilçeyi modern bir tesise kavuş¬turmuştur. Bunu, özel işletmelerin ve kişisel girişimcilerin yatırımları izlemiştir. Belediye'ye ait kaplıca tesislerinde; te¬davi amacına yönelik bölümlerin yanı sıra, bir de Fizik Teda¬vi Merkezi bulunmaktadır. Uzman doktorların görev yaptığı bu merkezde, hastaların sağlık sorunları büyük bir titizlikle incelenmekte ve yapılan öneriler doğrultusunda kaplıcalar¬dan yararlanmaları sağlanmaktadır.

Haymana, konaklama sıkıntısının yaşanmadığı ender il¬çelerimizden biridir. Hemen her taraf otel, motel ve pansi¬yonlarla doludur. Kaplıcalara yönelik akın, ilçenin daha mo¬dern otel ve pansiyonlara kavuşmasını sağlamıştır. Özellikle yaz aylarında yükselen yoğunluk, yatak kapasitesini 5000'in üzerine çıkarmaktadır. Konaklamanın yeterli olmadığı du¬rumlarda, kaplıcanın arkasındaki geniş araziye çadır kurmak da mümkündür. Ziyaretçilerin her türlü gereksinimi ilçe mer¬kezinden sıkıntısız karşılanmaktadır.

Konaklama konusundaki önerilere gelince; 60 odada 120 yatak kapasitesine sahip Termal Otel, Belediye Parkımın hemen yanı başında bulunmaktadır. Tek yıldızlı Cimcime Otel, 34 odada 68 yatakla hizmet vermekte ve Turizm Bakan¬lığı belgeli Reyhan Pansiyon ise 15 odasında 27 yatakla üçün¬cü sırada yer almaktadır.

Haymana'nın, direkt Ankara ile irtibatının dışında, Po¬latlı bağlantılı Eskişehir yönüne ve Kulu bağlantılı olarak da Konya yönüne çıkışı vardır. Düzenli ve sürekli ulaşım imkân¬larından en üst derecede yararlanmak mümkündür.

Kızılcahamam ilçesi, şifalı su kaynakları bakımından Ankara'nın en zengin ilçesidir. Kaplıcaları, maden sulan ve doğal kaynak sularının yanı sıra, yemyeşil doğasıyla ünlü bir mesire yeridir. Çam ormanlarıyla çevrili 10 bin dönümlük So¬ğuksu Milli Parkı'nda yer alan dinlenme tesisleri, hem kaplı¬calardan yararlanmak isteyen hastalara, hem de büyük şehrin bunaltıcı havasından en azından hafta sonları kurtulmak is¬teyenlere her türlü olanağı sunar. En iyi kaynak ve maden su¬larına sahip bu topraklar ilçeye büyük gelir sağlamakta ve yurdun hemen her tarafından turist çekmektedir.

Adını bölgedeki kırmızı toprağın renginden ve Selçuklu mimarisinin özelliklerini taşıyan hamamlarından alan Kızıl¬cahamam, çok eski bir yerleşim bölgesidir. Elli yıl öncesine kadar küçük bir köy görünümündeki ilçe, yapılan yatırımlar¬la bugünkü modern ve hareketli yapısına kavuşmuştur. Atı¬lımların aynı hızla devam ettiği gözlenmektedir.

ilçe sınırları içindeki şifalı su kaynaklarını şu şekilde sı¬ralamak mümkündür:

İlçede; Kızılcahamam Kaplıcaları adı altında toplanan Büyük Kaplıca, Küçük Kaplıca, Acısu, Kızılcahamam Acısu Kaplıcası ve Kızılcahamam Maden Suyu olmak üzere 5 önem¬li sıcak su kaynağı vardır. Bunların hepsi ilçe merkezindedir. Bu kaplıcalar Romalılar ve Selçuklular dönemlerinde de işle¬tilmiş olup, Cumhuriyet döneminde ilk kez Ankara valilerin¬den Nevzat Tandoğan tarafından ciddi olarak ele alınmıştır.

Yukarıda sözü edilen kaynakların ilk üçünün kimyasal yapıları hemen hemen aynıdır. Sadece Acısu'daki karbondiok¬sit miktarı diğerlerine göre beş misli fazladır. Bu su, kalevi klorobikarbonat bir su olup, total mineralizasyonu diğer su¬lar gibi 2 gram civarındadır. Çok miktarda karbondioksit ve az miktarda arsenik içermektedir. Bu nedenle, söz konusu bu üç kaplıca aynı başlık altında değerlendirilecektir.

Büyük Kaplıca, Küçük Kaplıca ve Acısu: Ankara'ya 76 kilometre uzaklıkta olan bu kaplıcalar, ilçe merkezinde, Kâzım Karabekir Caddesi üzerindedir..Kaplıca alanının deniz¬den yüksekliği ortalama 975 metredir.

Büyük Kaplıca; sodyum bikarbonatlı, karbondioksitli ve arseniklidir. Ancak, 100 metre yukarısında yer alan Küçük Kaplıca ile, yine aynı yerde bulanan Acısu'nun içeriği ise ay¬nıdır. Sodyum bikarbonatlı, klorürlü ve arseniklidir. Büyük Kaplıca'nın temperatürü 47°C, radyoaktivitesi 16 eman, pH değeri 7.6'dır. Küçük Kaplıca'nın temperatürü 43.5°C, radyo¬aktivitesi 3.3 eman, pH değeri 7.6, Acısu'nun ise temperatü¬rü 34°C, pH değeri ise 6.2'dir.

İçme tedavisi; özellikle hipostenik mideler, karaciğer ve safra yolları hastalıklarına çok yararlıdır. Nutrisyon 'beslen¬me' faaliyetini arttırır. Bu sularda arseniğin bulunuşu ve iklim koşullarının uygun oluşu, lenfatik hastaların ve çocukların iyileşmesinde önemli derecede rol oynar.

Banyo tedavisi; romatizmal hastalıklar başta olmak üzere, eklem kireçlenmeleri (artrozlar), omurga kireçlenme¬leri (spondilozlar, spondiloartritler ve osteokondrozlar), an-kilozan spondilit, romatoid artrit, periartrit, tendinit, tendo-periostit, bursit, fibrosit, sellülit gibi yumuşak doku romatiz¬maları, siyatik, serviko braşiyal ve interkostal nevraljiler, felçler (hemipleji, parapleji, polio ve benzerleri), ameliyatlar¬dan, yaralanmalardan ve kazalardan geride kalan sekeller, ek¬lem hareketlerindeki kısıtlanmalar (kontraktörler), spor yara¬lanmaları, salpenjit, overit, metrit, parametrit ve adneksit gi¬bi kadın hastalıkları, ruhsal yorgunluk ve sinirsel gerginlikler (vejetatif distoni), dolaşım sisteminin işlemeye bağlı (fonksi¬yonel) bozukluklarına tavsiye edilmektedir.

Serpintileme ve buğu tedavisi ise; solunum yolları has¬talıklarına iyi gelmektedir.

Bu grupta bulunan kaplıcaların suyu; hafif tuzlu, kar¬bondioksitti, kalevi bikarbonatlı maden suları sınıfına dahil¬dir. Daha sonra sözünü edeceğimiz kaplıcalarda ise, tuz ve karbondioksit miktarında belirli bir artış görülmektedir. Bu da, bir taraftan mineralizasyonu yükseltirken, diğer taraftan medikal etkilerin güçlenmesine yol açmaktadır. Her üç suyun ortalama temperatürü 41-42°C civarında bir ısı gösterir. Me¬dikal değerlendirmede; bu suların içme tarzında kullanılma¬sı durumunda karaciğerde, safra kesesinde, mide ve bağır¬saklarda olumlu etkileri görülür. Sindirim sistemi üzerinde sökretuvar ve kontrativ mekanizmayı uyarır. Banyo tarzında kullanıldığında ise; doğal sıcaklıkları ve içeriğindeki karbon¬dioksit oranıyla vazodilatatör bir etki gösterir. Kan dolaşımı¬nı üst deriye çeker. Sol kalp üzerindeki yükü azaltır. Vazodi¬latatör etkisiyle, tıkanmış olan periferik damarların besleye¬mediği bölgelerde vaskülasyonun gelişmesine ve dolaşımın

düzelmesine yardımcı olur.

Erimiş kimyasal maddeler ve yüksek radyoaktivite bakı¬mından yurdun en şifalı sularından olduğu (4'üncü sırada), Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından hazırlanan ra¬porlardan anlaşılmaktadır. Bu raporların ışığı altında kaplıca¬lar, banyo alım yeri olmaktan çıkarılarak sabit tedavi merkez¬leri haline dönüştürülmüştür. Büyük Kaplıca'da bulunan Fizik Tedavi Enstitüsü'ndeki uzmanlar, modern cihazların.da yar¬dımıyla hemen her türlü hastalığı tedaviye çalışmaktadırlar.

Kaplıcalarda; kadın ve erkekler için tedavi havuzları, özel banyo odaları ve diğer yardımcı üniteler bulunmaktadır. 70 yataklı turistik Kaplıca Oteli'nin ve Emekli Sandığı'nca yaptırılan 80 yataklı turistik Toleyis Otelimin dışında, ilçe¬de çok sayıda otel, motel ve pansiyon bulunmakta, bunların toplam yatak kapasitesi 2500'ü bulmaktadır. Bunlar arasında; Soğuksu Milli Parkı içinde 45 odada 96 yatakla'hizmet veren 3 yıldızlı Çam Oteli, konaklama bakımından önerilebilecek otellerin başında gelmektedir.

Kızılcahamam Acısu Kaplıcası: İlçeye 4 kilometre uzaklıkta, Kızılcahamam Maden Suyu'nun çıktığı yöredeki bir dere yatağından kaynamaktadır. İlçenin kuzeybatı yönüne düşer. Suyunda, 1809.25 mg/lt. oranında karbondioksit gazı vardır. Bu haliyle, Kızılcahamam yöresinin en gazlı suyu ol¬ma özelliğine sahiptir. Temperatürü 34°C, radon değeri 0.39 m.m.c. ve pH değeri ise 6.2'dir.

Suyun içme olarak kullanılması durumunda; diğer sula¬rın iyi geldiği hastalıklar için yararlı olmakla birlikte, sıcaklı¬ğının 34°C olması nedeniyle dolaşım sistemi hastalıklarının tedavisinde son derece etkili olacaktır. Sudaki serbest kar¬bondioksit miktarının oranı da zaten buna uygundur.

Banyo tedavisinde ise; nutrisyon hastalıklarına iyi gel¬diği gibi, andarterit abliterantlı yüksek tansiyonlu hastalarda ve hiposistoli dönemindeki miyokarditlerde çok iyi sonuçlar alınır. Bir seri banyo küründen sonra ekstrasistollerin kaybol¬duğu görülür, kalbin atışı düzene girer. Kalp nevrozlarında alınan sonuç daha önemlidir. Bu gibi hastalar bir mevsimlik banyo tedavisinin ardından rahatsızlıklarından tamamen kurtulurlar. Anfizem ve bronşitli hastalarda sağ kalbin yor¬gunluğu ve yetersizliği hallerinde, bu banyodan çok iyi so¬nuçlar elde edilir. Ancak, dolaşım sistemi hastalıklarında, hiç değişmeyen ve kriz döneminde bulunan hastalar bu kaplıca¬ya girmemelidirler.

Kaplıcanın içinde bir adet genel havuz bulunur. Etrafın¬dan sızan sularla tıbbi çamurlar oluşmuştur. Bu çamurların bazı cilt hastalıklarına iyi geldiği için rağbet gördüğü söylen¬mektedir. Kaplıca yöresinde konaklama mümkün olmadığın¬dan, bu kaplıcadan yararlanmak isteyenler ilçedeki tesisler¬den yararlanabilirler.

Kızılcahamam Maden Suyu: İlçeye 4 kilometre uzak¬lıkta, denizden 1050 metre yükseklikteki bir alanda kayna¬maktadır. Daha önce bu suya; Acısu, Vişi, Akkara maden su¬yu gibi adlar takılmıştır.

Kızılcahamam Maden Suyu; dünyadaki benzerleri ara¬sında ikinci sırayı almakta olup, sıcaklığı 18.5°C, radyoaktivi¬tesi 8.7 eman, pH değeri 6.2'dir. Sodyum, kalsiyum, magnez¬yum içeren, bikarbonatlı, klorürlü, karbogazöz ve oligometa-lik sular grubundadır.

İçme tedavisi olarak; kaynak başında içme kürleri tar¬zında bir uygulama ön görülür. Sindirim sistemi, karaciğer, safra kesesi ve pankreas üzerinde hareketli ve salgıyı arttırı¬cı tesiri olmaktadır. Kan seviyesi dengesizliklerinde, yağların birikmesinde, metabolizma hastalıklarında, diyabet, gut ve şişmanlık hallerinde tavsiye edilmektedir.

Ülke çapında satışa sunulan Kızılcahamam Maden Su-yu'nun günlük üretimi 15 bin şişe civarındadır.

Altınsu Doğal Kaynak Suyu: Soğuksu Milli Parkı'nın içinden kaynayan bir sudur. 'Kızılcahamam Altın Suyu' diye de adlandırılmaktadır. İlçedeki diğer şifalı kaplıca sularının sağladığı ün kadar üne sahiptir. İçimi güzel, lezzetli bir sü¬dur. Bu alanda, her yıl Kızılcahamam Belediyesi tarafından. 'Su Festivali' düzenlenmekte ve belde halkının şifalı sulara olan minnet duyguları, yapılan çeşitli etkinliklerde dile geti¬rilmektedir.

Hotel Ab-ı Hayat: Kızılcahamam'ın içindedir. Termal otel, Sağlık Bakanlığı'ndan ruhsatlı modern kaplıca ve fizik tedavi ve rehabilitasyon merkezi olarak hizmet vermektedir. Otelde; tedavi uzmanları, pratisyen doktor ve teknik servis personeli bulunmaktadır.

Geçmişi Roma lmparatorluğu'nun debdebeli zamanları¬na kadar uzanan Kızılcahamam termal suları, yer aldığı çam ve oksijen dokusu içinde, tarihte birçok ünlü kişiye şifa kay¬nağı olmuştur. Hotel Ab-ı Hayat, işte bu mucizevi suyu müş¬terilerine sunmaya çalışan bir tesistir.

Kaynağından çıktığı anda 73°C olan kaplıca suyu sıcak¬lığı, içine başka bir su katmadan, son sistem bir teknolojiyle 40°C'ye düşürülerek, tamamen doğal bir $» kilde istifadeye hazır hale getirilmektedir. Bu su; romatizmal hastalıkların (romatoid artrit, osteorartrit, spondiloartrit) kronik dönemle¬ri yumuşak doku hastalıkları, nörolojik hastalıklar (felç sekel-leri, periferik sinir sistemi rahatsızlıkları, zona, nevrit, nev¬ralji), ortopedik rahatsızlıklar (ameliyat sonrasında ve kırık sekellerinin rehabilitasyonunda), spor sakatlanmaları, bağ yırtılmaları ve menüsküs ameliyatı rehabilitasyonunda, pro¬tez rehabilitasyonunda, inhalasyon yoluyla üst solunum yol¬larının kronik ve allerjik rahatsızlıkları, deri hastalıkları (se¬def, kronik irriton dermatit, egzamatöz hastalıklar), her tür¬lü jinekolojik rahatsızlıklar, iltihaplı kadın hastalıkları, strese bağlı rahatsızlıklar, dejeneratif romatizmal hastalıklar (bel fı¬tığı ve kireçlenme), ruhsal hastalıklar ve aşırı sinirlilik halle¬rinde, tedavi edici özellikleriyle çok yararlı olmaktadır.

Otelde; fizik tedavi ünitelerinin yanı sıra, açık ve kapa¬lı termal havuz, Türk ve Fin hamamları, özel banyolar, güzel¬lik salonları ve diğer sosyal ve sportif amaçlı üniteler yer al¬maktadır. Dört yıldızlı Hotel Ab-ı Hayat; 93 odada 203 yatak¬la hizmet vermekte ve çam ve oksijen deposu Soğuksu Milli Parkı'na yürüyerek 8 dakika çekmektedir.

Patalya Thermal Resort: Soğuksu Milli Parkımın için¬de bulunan, parkın doğasından kaynaklanan sağlıklı bir or¬tamda ve yine aynı doğadan fışkıran sıcak suyun şifalı etki¬sinden yararlanılmasını amaçlayan termal bir tesistir. Dört yıldızlı otel; orman manzaralı, kuş cıvıltılı 156 odada 312 ya¬takla hizmet vermektedir. Ayrıca 4 suit odası vardır.

Patalya Thermal Resort'un Sağlıklı Yaşam Merkezi'nde; açık ve kapalı termal havuzlar, bitki banyoları, masaj ünitele¬ri ile, müşterilerinin kendilerini zinde ve sağlıklı hissetmele¬rini sağlayacak diğer sosyal ve sportif olanaklar en geniş şe¬kilde sunulmaktadır. Bulunduğu yer itibariyle, otel civarında kısa ya da uzun doğa yürüyüşleri yapmak da mümkündür.

Asya Kızılcahamam Termal Tatil Köyü: Ankara'nın kaplıcalarıyla ünlü ilçesi Kızılcahamam'da yeni devreye giren bir tesistir. İstanbul Üniversitesi Tıbbi Ekoloji ve Hidro-Kli-matoloji Anabilim Dalı Başkanlığı'nca verilen ve onaylanan bir raporla kurulan tatil köyünde; küvette kaplıca suyu kürle¬ri, havuzlarda grup terapileri ve tek kişilik çamur banyosu te¬davileri uygulanmaktadır. Kaplıca suyu; uzmanlarca tespit edilen 24 ayrı rahatsızlığı tedavi edici özelliğe sahiptir. Özel¬likle; romatizma, egzama, kırık-çıkık sekelleri, kadın hasta¬lıkları, dolaşım yolları ve çocuk hastalıklarına iyi gelmekte¬dir.

Devre mülk tarzında kiraya verilen tesis, bedenimizde ve ruhumuzda biriken olumsuz etkilerden kurtulmak için tıb¬bi tedavi ve rahatlamanın yanı sıra, dinlence ve sportif gerek¬sinimleri gidermek amacıyla kurulmuştur.

Sey Hamamı: Kızılcahamam'a 13 kilometre uzaklıkta, Çerkeş yolu üzerindeki Güvem bucağı yakınlarında, Sey kö-yündedir. Birçok yabancı gezgin tarafından gezi haritalarında 'Şah Hamamı' olarak isimlendirilmiştir. Tarihi çok eskilere da¬yanmasına rağmen, geçen süreç içinde bir türlü modern bir görünüme kavuşturulamamıştır.

Sey Hamamfnın suyu; madeni az sular grubunda ince¬lenmiştir. Sodyum bikarbonatlı, kalsiyumlu bir sudur. Tempe-ratürü 43°C, radon miktarı 0.51 m.m.c. ve pH değeri 6.2'dir.. Bu duruma göre; Bursa'nın Çekirge suları ile aynı özellikleri taşımaktadır.

Banyo tedavisi; romatizma, nevralji, nevrit, polinevrit ve kadın hastalıklarına faydalıdır. Serbest karbondioksit mik¬tarı 0.413 gram olduğundan, havuza girildiği zaman vücut üzerinde gaz taneciklerinin toplandığı görülür. Geç kanayan kı¬rıklar, eklem tutulmaları ve kasıntılı yarım felçlere çok iyi ge¬lir. Hamamın girişinde; "... romatizma, siyatik, kireçlenme, eg¬zama ve mantar gibi birçok hastalığa iyi geldiği..." yazılıdır.

Kalsiyum bikarbonatlı olan bu sudan içildiğinde; diüre-tik etki gösterir. Yemeklerden önce soğutularak içilirse iştahı açar ve sindirimi kolaylaştırır.

Sey Hamamı'nda; biri kadınlara ait olmak üzere iki tesis bulunmaktadır. Tesislerin içinde 3x3 metre ebadında tedavi havuzları vardır. Sular bu havuzların dibinden kaynar.

Hamamın civarında dinlenme yerleri ve yeterli sayıda ev pansiyonları vardır. Gelen ziyaretçiler ihtiyaçlarını Güvem bucak merkezinden karşılarlar. Sık çam ormanlarıyla kaplı alanda kurulu tesisten, hem dinlence ve hem de sağlık amaç¬lı yararlanmak mümkündür.

Ankara'nın Çubuk ilçesindeki Çubuk Ilıcası; cilt hasta¬lıklarına iyi gelmekte ve yöre halkı tarafından ilgi görmekte¬dir.

Sağlık Doğal Kaynak Suyu: liçenin kuzeyindeki ünlü mesire yerlerinden Karagöl'ün yemyeşil çamlarıyla süslü Ka¬vak Dağı zirvesinden kaynayan doğal bir sudur. Dolum tesi¬sinin ilçeye 3 kilometre uzaklıktaki Aşağı Çavundur köyünde bulunduğu işletme, 1992 yılından bu yana üretim yapmakta¬dır. Sağlık Kaynak Suyu'nun sertlik derecesi 7.1, total sertliği

ise 1.0 (Fr°)'dir.

Nallıhan ilçe sınırları içinde de maden suyu kaynakları bulunmuştur. Nallıhan Maden Suyu'nun ekonomiye kazan-



dırılması yönünde çalışmalar yapıldığı, ancak henüz piyasa¬ya sunum safhasında olmadığı ifade edilmektedir.

Polatlı ilçesinin muhtelif yerlerinde de, basit tesislere sahip kaplıca ve maden suyu kaynakları tespit edilmiştir ki, bunlar;

^ Türktaciri Kaynağı: İlçe merkezine 45 kilometre

uzaklıkta, Yenimehmetli bucağına bağlı Türktaciri köyünde-dir. Suyu; tuzlu soğuk sular-içmeler kapsamındadır. Solunum yolları, kalp-damar ve romatizmal hastalıklara iyi gelmekte¬dir.

Sapanca Köyü Kaynağı: Aynı yörede yer almaktadır.

Polatlı'ya 42 kilometre uzaklıktaki Sapanca köyündedir. Oli-

gometalik bir sudur. Sodalı soğuk maden suları grubuna da-

hildir. Mide, bağırsak, karaciğer ve safra kesesi hastalıkların-

! da şifalıdır.

Uzmanlar, Şereflikoçhisar ilçesindeki Tuz Göhı'nün tuz

üretiminin yanı sıra, bilinmeyen bir başka özelliğine de dik-

kati çekmektedirler. Başta romatizma olmak üzere, değişik

birçok hastalığın tedavisinde, yöre halkının 'Mırık' diye ad-

landırdığı çamurundan yararlandıklarını ve olumlu sonuçlar

J aldıklarını söylemekte, hatta günlük basın-yayın organlarına

intikal etmemiş olsa bile, yurtdışından birçok kişinin Tuzİa misafirhanesinde kalarak tedavi olduklarını belirtmektedir¬ler.

Ankara ilinde, çeşitli ilçelerde faaliyet gösteren ünlü kaplıcaların yanı sıra, Melekçeköy Ilıcası, Uyuz Hamamı, İçme Hamamı gibi çok sayıda şifalı su kaynağının dışında, içmek için kullanılan maden suları ve doğal kaynak sularının da bulunduğu bilinmektedir.

Beypazarı ve Kızılcahamam'da çıkarılan maden suları gibi, Merkez-Yenimahalle ilçesine bağlı Susuz köyünde bulu¬nan Susuz Maden Suyu da bunlardan biridir. Sağlık bakımın¬dan yararlı olduğu son zamanlarda daha çok anlaşılmış ve bir işletme tesisi kurularak piyasaya sunulmuştur.

Ankara'da, 1889 yılında kent merkezinin su ihtiyacını

250 karşılamak için borularla kente aktarılan Elmadağ Kaynak Suyu'ndan başka, il dahilinde, genellikle merkeze yakın yö¬relerden çıkarılan birtakım kaynak sulan da bulunmaktadır. Bunlardan başlıcaları; Hayat Kaynak Suyu, Kavacık Kay¬nak Suyu, Taşpnıar Kaynak Suyu, İnci Kaynak Suyu, Yay¬la Kaynak Suyu vs. adlar altında şişelenerek satılmakta ve damacanalarla değişik semtlere dağıtımı yapılmaktadır. Bu kaynak suları, üstün nitelikleri olan, içimi yumuşak ve lez¬zetli sulardır.

Ankara ilindeki kaplıcalar ve yerel konaklama tesisleri hakkında bilgi almak isteyenler, Ankara ve Esenboğa Turizm Danışma Büroları'na müracaat edebilirler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder